19 Ekim 2008 Pazar

Özbekler tekkesi, tasarım merkezi


*

Özbekler tekkesi, tasarım merkezi

*



Sultanahmet Özbekler Tekkesi, Orta Asya'dan yola çıkan gezgin ve bekâr dervişlerin hac duraklarından biriydi. Tekke ve zaviyeler kapatıldıktan sonra bile hizmet vermeye devam etti. İki sene önceye kadar viraneydi, bir onarımla 'çiçek' gibi oldu. Tekke şimdi tasarımcı gençlerin uğrak yeri.

*
GENEL BİLGİ İÇİN : TIKLAYINIZ
*
RESMİ WEB SİTESİNE GİTMEK İÇİN : TIKLAYINIZ
*

Tasarımcı olmak ister isen tekkeye gel tekkeye...

*

Orta Asya'dan gelen Özbek hacıların konakladığı Buhara Özbekler Tekkesi bir tasarım merkezine dönüştü. "Tekkede tasarım, nasıl yani?" diyenler için tasarım bahsinden önce tekkeden söz etmek lâzım. İlkokul sıralarından beri öğrenedurduğumuz 'Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması'ndaki tekke mi bu? Evet, aynen öyle; fakat bir farkla, Özbekler Tekkesi, 1924'teki kanundan sonra bile özel bir izinle açık kalabilmişti. Tabii o günden sonra kısmen metruklaştığını tahmin etmek zor değil. 1980'e gelindiğinde tekkenin odalarında Özbek hacılar yerine Türkistanlı öğrenciler görüyoruz. Sonra nasıl oluyorsa, harem bölümü yanıyor, bakımsızlık bu cânım yapıyı viraneye çeviriyor ve Sultanahmet'te, Şehitmehmetpaşa Yokuşu'ndan aşağı inenler artık bir çöplüğe dönüşen tekkenin uzağından yürümeye çalışıyor.

Fakat şükür ki, tekkenin kişisel tarihi burada noktalanmıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi duruma el koyunca harap olmuş eser 'çiçek' gibi oluyor. "Sultanahmet'in göbeğinde, üstelik 'Koca Sinan'ın eseri Sokullu Mehmetpaşa Camii'nin tam karşısında nur topu gibi bir binamız oldu, şimdi bunu ne yapalım?" sorusunu Eminönü Belediyesi soruyor ve ardından cevabı yapıştırıyor: "İstanbul Tasarım Merkezi"...

Buhara Özbekler Tekkesi, 'tekkede tasarım' fikrinin mimarlarından Faruk Akın'a göre asırlarca ağırladığı hacıların ruhunu incitmeyecek bir işleve kavuştu, işin aslı, bu tekkeye tasarımdan başkası yakışmazdı. Bir ibadethane ve ilim yuvası, çilehaneye çekilen dervişten kendisini tartmasını isteyen, yolu düşenleri hep kendini bilmeye çağıran uhrevî bir mekân. Şeyhi de ebru sanatçısı üstelik. Bu durumda arkadaki çilehanenin şeyhin hatırasını yaşatmak üzere önümüzdeki günlerde bir ebru atölyesine dönüşecek olması gayet yerinde bir düşünce. Haydi, şu tasarım bahsine gel diye sabırsızlanan okur, gördüğün üzere tekke şekillenmeye devam ediyor; ama dersler çoktan başladı. Yedi bölümde yedi sınıf, on ikişer öğrenci ve bazı 'çılgın' hocalarla tam gaz yol alıyor. Bölümler arasında gençlerin iştahını kabartacak neler var neler...

Mimari, endüstriyel, grafik, prodüksiyon, moda, takı, Türk görsel sanatları ve çağdaş görsel sanatlar. En çok ilgi gören bölümler mimarî, endüstriyel ve grafik tasarım olduğu için bu bölümlerde ikinci sınıflar açılmak üzere. Hiç öğrencisi olmayan çağdaş görsel sanatlar ise bir kenarda boynu bükük bekliyor. İleride açılması planlanan bölümler arasında araba tasarımı var ki böyle bir bölüm henüz hiçbir kurs ya da üniversite bünyesinde yok. Üç aylık 'girizgâh' eğitiminin ardından altı aylık esas eğitimi alıp mezun olmayı başaranlar ayrıca bir sertifika programına dâhil olabilecekler. Üniversite mezunları için 'akademik', henüz okuyanlar için 'profesyonel', lise öğrencileri için 'meslek' sertifikaları düşünülmüş. 6-14 yaş arası çocukları keşfetmeye yönelik programın önemi ortada; ama en keyifli sertifikalar hobiciler ve 'biraz teori bilmek lazım'cılar için. Düşünün, yaşınızı başınızı almış, bir derginin kültür-sanat editörü olmuşsunuz ya da bir sanat galerisi yönetiyorsunuz. Tasarımın teorisini bilmediğiniz için de hafif çaplı eksiklik duygusu yaşıyorsunuz. O zaman buyurun 'kültürel' sertifikaya. E, bu sertifika ne işe yarar, yenir mi içilir mi diye ellerini ovuşturanlar pek heveslenmesin. Burası 'en kestirmeden meslek sahibi yapmayı' vaat eden 'ticarî' kurslardan biri değil, Türkiye'nin tasarımda söz sahibi olması gibi bir iddia taşıyor. Aynı zamanda öğrencilerini tasarımla ilgili bütün gelişmelerden haberdar etmeyi hedefliyor. İnternet sitesinin dışında bir tasarım portalı hazırlayan merkezin kısa vadeli planları arasında tasarım ustalarını öğrencilerin ayağına getirmek de var. Merkezin eğitim sistemi tekkenin ruhuna uygun düşecek biçimde, gönülden öğrenmek ve öğretmek üzerine inşa edilmiş. Tekkenin girişine yerleştirilen amblemdeki hilal, tasarım ve sanat kültürümüzü, hilalin bir ucuna konan güvercin de Türk tasarımcısını simgeliyor. Merkezin kurucu müdürü Faruk Akın'a göre bu, Mimar Sinan Üniversitesi'ne 'Koca Sinan'la ilgili bir sembol yerine 'baykuş gözü' amblemi tasarlamaktan daha mantıklı.

Dersler ekim ayı itibarıyla başladı, sınıflar da doldu diye bir başka baharı beklemeye koyulmayın. Taleplere göre yeni sınıflar açılabilir. Ayrıca ocak ayında yeni dönem kayıtları başlıyor. Merkez, Eminönü Belediyesi ve Ensar Vakfı tarafından işletildiği için ders ücretleri sudan ucuz, aylık 50 YTL... Yakında Özbek pilavı da servis edilecek. Daha ne olsun! Ha, bu bilgi bana yetmez diyenler için de bir adres var;

www.istanbultasarimmerkezi.com


















KÖŞE BUCAK İSTANBUL

KÖŞE BUCAK İSTANBUL SİTESİNE GİTMEK İÇİN TIKLAYINIZ









Windows Live Messenger'ın için ücretsiz güncelleştirme! Buraya tıkla!

Hiç yorum yok: